Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Gülbeyaz Kanber Yazdı:Paranın, Hükümetin, Avukatların,Polisin Olmadığı Sadece Eğitimin Olduğu Bir Dünya

         Dr. Maria Montessori

         Dr. Maria Montessori yazmış olduğu “The coming of Human” kitabında şu şekilde ifade etmiştir; İnsanın dünya’ya gelişi çok uzun zaman almıştır.Hayat ilk suda başlamış ve sonrasında su bitkileri denizleri süslemişti.Kurak olan topraklara ağaçlar, bitkiler, çiçekler yayılmaya başlamıştı. Hayat her yerde ve her şey insanın yaşayabilmesi için hazırlanmıştı. Dünya’ya gelen insan iki ayakları üzerinde yürüyebilmiş ve ellerini özgürleştirmiş ve elleri ile avlanmayı ve meyve toplamayı gerçekleştirmişti. insanlık yüzyıllardır grup halinde yaşamış ve gidebildiği mesafe kadar sürekli yürümüş  ve öyle ki Afrika kıtasından başlayıp Asya’ya, Avrupa’ya ve Amerika’ya kadar gitmiştir. Ateşi icat etmiş ve etrafında bulunan tüm araçları kullanmayı, birbiri ile konuşmayı ve birbirine yardımcı olmayı ve bakmayı ve birbirlerini toprağa vererek  acılarını yaşamayı  yaslarını ağıtlar yakarak yaslarını tutmayı öğrenmiş , duvarlara resim yapmıştı. Dr.Maria Dr. Maria Montessori insanlığın sahip olduğu  üç değerin;  elleri, zihni, ve kalbi olduğu ifade etmişti. İnsanlığın  diğer canlı türlerinden farkının ellerini kullanabilir olması, zihni ile yaratıcı olduğunu ve hayal kurabildiğini göstermekte idi. İnsanoğlu  ağacı kesip  oturmak için sandalye yapan ve buradan quantum ile dünyada dönüşüm sağlamaya çalışan bir canlı olmakla birlikte bu güzel küçük dünyamıza neler yaptığımızı da sorgulamadan geçmek mümkün değil. Yaşadığımız süreçte ve öncesinde dünyada neler olup bittiğine bakar isek savaşlar, terör, siyaset ve siyasilerin ırkçılığı, siyahi ırkçılığı, düşünce ırkçılığı, ekonomik, inanç ve kültür ırkçılığı mevcut olup  ve her gün  içimizden bir ses bu şekilde olmak zorunda olmadığımızı söylemekte. Dünyada  halen insanlığın bir arada yaşamaya adapte olamadığını bu şekilde olmaması gerektiğini bir şeylerin yanlış gittiğini görüyoruz.

             Dünya’nın bir yerinde öyle bir yer bir şehir hayal edin ki kimseye ait olmayan polisi, avukatı, hükümeti olmayan bir yer dünya vatandaşı olarak sadece gerçekler ile yaşayabileceğiniz bir şehir  Aurovilla olarak isimlendirilen “Parasız Şehir”. Aurovilla Mirra Alfasa tarafından düşünülmüş ve mimarı da  Roger Anger’dır. Farklı bir yaşamı ve geleceği hayal edenlerin harmanlandığı uluslar arası bir şehir olup 110 farklı ülkeden insanın 1968 yılında Hindistan’da kendi ülkesinden bir avuç toprağını getirerek insanların bir araya gelerek hayatın anlamı ve insanlığın gelişmesi için  pratiğinin yapıldığı yaşayan insanlık labrotuvarı ve bir araştırma merkezi idi. Eğer bir arada yaşamak burada mümkün ise dışarıdaki dünyaya iyi bir  bir örnek olacaktı. Aurovilla  öyle bir şehir farklı dillerin konuşulduğu ve  inançların yaşandığı, tüm renkler, insanların farklı kültürleri barındırdığı ve bir araya geldiği 50,000 kapasitesi olup şirketlerin sahip olduğu alışveriş merkezlerin olmadığı, kendi ihtiyaçlarını tamamen karşılayabilen,  hayatın güzellikleri ile motive olmuş insanların bir araya geldiği bir şehir olmakla beraber şu anda yaklaşık 5000 kişinin yaşamış oldukları tecrübesi ile tüm insanlığı buluşturarak barış içinde bir araya gelerek yaşanılabilen bir şehir idi. Aurovilla özgürlüğün ve ekonomik özgürlüğün olduğu insanın kendini  keşfedebildiği bir şehirdi. Farklı kültürlere sahip dünya insanın tek bir aile olarak yaşadığı bir şehirdi. Aurovilla kimseye ait değildi sadece insanlığa aitti fakat bilinci olan insanlığa aitti. Aurovilla öyle bir şehir olarak kurulmuştu ki sürekli gelişen ve gençlerin hiç yaşlanmadığı hayat boyu eğitimi olan bir yerdi. Aurovile geçmişe ve geleceğe köprü olan bir şehir ve tüm keşifleri insanlığın gelişmesi için kullanılmakta idi. Aurovilla’de kural yada kuralları sorabileceğiniz kişi yoktu sadece doğru insan olmanız yeterli idi.Farklı ülkelerden insanlar geldiğinde yollarını yaptılar en temel ihtiyaçlarını görebilecekleri toplumu oluşturdular buraya gelen kişiler bilinmeyenin bir parçası idi. Yeni bir oluşumun ve maceranın içinde bir parçası olarak yaşamak için var olmayı amaç edinmişlerdi. Başlangıçta hiç bir ağacın olmadığı, çöl rüzgarlarının olduğu,sebzenin çok zor yetiştirilebildiği bir yer idi. İlk günden eğitim düşünülmüş ve hayatın çok sade olduğunu çok az kişinin motosikleti olup çoğunun bisikleti ve atları ile yaşadığı ve okula atları ile gittiği ve doğa ile iç içe bir yaşam şekli. Galaxi planlaması ile  toprak, enerji, su çok sınırlı olup sağlıklı, birbirlerini motive eden bir hayat gerçekleştirilmişti. Organik çiftçilik, kendi kendine yetebilen enerji kaynakları, suyun yönetimi, doğayı zarar vermeyen mimari yapı malzemeleri ve dizaynı ve yüksek bir bilinçle farklı bir yaşamı  bir araya gelerek oluşturdular. Hayaller üzerine kurulmuş ve  oluşturulmuş şehirde paranın hiç bir değeri yoktu aksine insanların sosyal pozisyonları yada sahip oldukları varlıkları göz önünde bulundurulmayıp aksine  öncelik insanların haklarına tanınmıştı ve dünyayı bu şekilde daha güzel yapabileceğimiz gerçeği ortaya konulmuştu. Bir çok insanı dünyada para kazanmak ve daha çok kazanma hırsı onların var oluş sebeplerini yok etmişti. İnsanlık öyle bir notaya geldi ki ekonomi insanları kurtarmak yerine insanlar ekonomiyi kurtarmaya çalışır hale geldiğine şahit olmaktayız.Aurovilla şehrinde bir birey toplum için neyi yapabiliyor ise onu sunup ihtiyacı olanı alabilmekte. Eğer topluma bir şeyler verebiliyor iseniz  para yaptınız iş için bir ölçek değildi sadece insanlık yaratıcı, üreten ve keşfeden insanlar olmakta ve bunu keşfettiklerinde kendilerini daha iyi hissederler.  Sebze ve meyve ihtiyaçları için alış verişe gittiklerinde ayrıca bir araya gelip sohbet ettikleri bir yerdi buranın farkı ise aldıkları sebze ve meyvelerde fiyat yoktu ve ne kadar olduğunu da bilmiyorlardı ve üzerinde  fiyatları da yazılı değildi.Burada amaç ihtiyacın olanı almak idi. Benim duygusu sahip olma duygusu aurovillada yoktu ve olmamalıydı ve hiç bir yer kimseye ait değildi. İsteklerimiz ile ihtiyaçlarımızı bilmiyorduk ve tüm bunları keşfettiğimiz anladığımızda olmayanı aramıyorduk öyle ise hayata çok anlam katıp az materyel koymalı idik.Dünya’da  Aurovilla dışında bir yerde fazla bir seçiminiz olmadığı gibi sistemin bir parçası olabilmek için, verginiz, kiranız, elektriğiniz için çalışmak zorundasınız. Eğitim her geçen gün dünyada eğitim alıp almadığınaza dair elinize aldığınız bir diploma yada bir belge şekline dönerken eğitimin anlamı insanın  ne olmak istediği, neyi şeçtiği, insanın  keşfetmesi değil miydi? Eğer gerçek bir eğitim almak istiyor isek bunlardan vaz geçmeliydik. Eğitim artık daha çok diploma yada sertifikaya almaya dönüştüğünü her geçen gün daha çok görmekteyiz. Hayatın anlamını, neyi şeçtiğimiz, ne yapmak istediğimize karar verdiğimizde ekonomi bizim etrafımızda dönmeye başlayacaktı biz ekonomi etrafında dönmek yerine. Burada bitmeyen bir eğitim vardı. Aurovilla’daki eğitimin amacı çocukları toplumun ihtiyacı olan yerlere göre yerleştirmek değil, sağlıklı gelişmelerine yardımcı olmak ve yaşadıkları toplumu onların dizayn etmelerine yardımcı olmaktı. Çocukların gelişmeleri için tek bir yöntem yoktu her birinin gelişmesine kişiliklerine göre  eğitimcilerde çocukları geliştirmek istedikleri yönlere göre kendi oluşturdukları yolda onlara eşlik ederek her bir bireye özel olan insanın içinde uyuyan enerjiyi uyandıran ve zihnin kendini bulabilmesi için sitimule eden bir eğitim yaklaşımı.Çocukların burada okula gitme amaçları ileride iş sahibi olup toplumda yerlerini muhafaza etmek için değildi.Her şeyi biliyorum dediğiniz an gerçekte gelişiminizi durduğunuz andı.Sınırsız ve özgür eğitim anlayışı gençlere be tüm bireylere tekrar doğmaları ve hiç yaşlanmamaları için yeni bir yol gösterirken kaç yaşında olursanız olun ister  80, 18 yada 8 yaşında olun öğrenmek için her zaman bir yer ve enerji mümkündü. Aurovilla sınırsız öğrenebileceğiniz bir toplum dünyanın parçası olmak kapesitesini ve enerjisini maksimum verilebileceği isteyen her bir kişi için bir üniversite idi. Endüstri toplumları insanları öğrenmek için değil malesef para için çalışmayı ve var olmayı göstermiştir. Aurovilla’da  hiç bir şey bilmeseniz dahi sadece inek sağmayı bilmeniz  burada yaşayabilir ve buradaki araştırma merkezine fikirlerini sunup hayata geçirebileceğiniz  bir yer idi.Tüm fikirlerin bir sepete  konulduğu ve ihtiyaçlarına göre uyguladıkları bir yaşam. Burada almış oldukları anaokul, ilk okul, orta, lise eğitminde diploma ve not verilmemekte ve çocuklar özgürleştirilmekte  ne yaparsak yapalım tüm dünya için çalıştığınızı ve var olduğunuzu hissedersiniz.Burada karar verme aşamasında her bir birey ne olup bittiğini bilmekte ve bilmiyor isede öğrenip karar verip güçlü birer birey olmakta idi. Aurovilla öyle bir şehir idi ki hükümetin kontrol edemediği bir çok kural ve düzenlemelerin olduğu bir yer değildi .Aurovillaya gelen insanlar buraya gelerek okula geleceğinizi güvence altına almak için değil öğrenmek için gelmekte idi. Burada hayat  boyu öğrenme insanın tekrar doğması anlamına gelmekte sadece kendimiz için değil dünya için öğrenmek, daha iyisini yapabilmek için bir araya koymak amacı öncelikli idi.

             Öyle bir yaşam geliştirmeliyiz ki paranın sirkülasyonun olmadığı, öyle bir eğitim sistemi geliştirmeliyiz ki diploma almak için değil, her kesin bir birini düşündüğü insanca yaşayabildiği bir dünyayı oluşturmalıyız fakat bunların  hala çok uzağındayız, eğer dünyayı değiştirmek istiyor isek değişime önce kendimizden başlayıp, bilincimizin bu farklı kültürler ve inançlar ile Dünya’da bir arada barış içinde nasıl yaşayabileceğimiz?   sorusunun cevabını bulmak olmalı . İnanıyorum ki eğer birlikte yaşamak önceliğimiz olur ise  şu an mevcut olan dünyadan daha güzel bir dünyada yaşayabileceğiz.