Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Arif Balkanay

Arif Balkanay yazdı: Rüzgar

Durma, git rüzgâr. Var git Fırat üstüne, harlayan ateşi söndürmeye. Daha dün bir, bugün iki; Mermer, Bilgen, Topçu, Bebek… Bebek kokulu Memed; ölümün soğukluğu değil, yağmurun nefesi düşsün bedenine… Durma git rüzgâr, var git Fırat üstüne.

Karanfil kokulu ellere kim tutuşturdu, ateş kusan demirleri? Tırlar, tırlar dolusu… Ölüm saçan alev toplarını kim sürdü sahaya? Oysa, tarla kuşları orada bop değil, yakan top oynayacaklardı. Sarı, kırmızı, yeşil ırmaklardan kana kana suya doyacaklardı…

Yetmiş bin, tam yetmiş bin akrep toplanmış kör zindanlarda. Saçı sakalı darmadağın, irin kokan gözlerle bakan yetmiş bin akrep. Ateş toplarının gölgesinde dört bir yana savrulup zehrini akıtmayı bekler. Kim doğurdu bunca akrebi, kim besledi, kim büyüttü?

Damlar yıkılıyor kuşların başlarına. Birer moloz yığınına dönüyor her yer. Ya kuşlar? Kuşlar dört bir yana savruluyor; kanadı kırık, bacağı kopuk, ölü yavru kuşlar…

Taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymadıktan sonra, kuşlara yeni yuvalar yapacaklarmış. İki yüz bin yuvada, bir milyon mülteci kuş barındıracaklarmış; elli milyar dolar… Değer mi, gözlere mil sürmeye? Kan damlayan elleriyle, boşalan kasaları dolarla dolduracaklarmış…

Akbabalar, akrepler, yılanlar sarmış dört bir yanı; sendeleyip düşmeni bekler… Durma, git rüzgâr. Var git Fırat üstüne, harlayan ateşi söndürmeye… Memedcik kuşu havalanmayı bekler; akan dam, muşamba gerili odamda anası yolunu gözler.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER