Av. Mehmet Çabuk yazdı: Corona Virüsü Salgını Nedeniyle Açılabilecek Tazminat Davaları

Av. Mehmet Çabuk yazdı: Corona Virüsü Salgını Nedeniyle Açılabilecek Tazminat Davaları
Yayınlama: 25.03.2020
A+
A-

Dünyayı sarsan Corona Virüsü salgın hastalığına karşı ülkemizde de toplumun sağlığının korunması yönünde bir takım tedbirler alan devletimizin akabinde sosyal devlet olmanın bir gereği olarak sosyal ve ekonomik tedbirler alması beklenmektedir.

Söz konusu salgın hastalığın, küreselleşen dünyada ülkemizdeki tarım, sanayi ve ticaretin duraklaması ile ekonomimizi de olumsuz etkileyeceği öngörülmektedir.

Kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağandışı zararların idarece tazmini; Anayasanın 125. maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal Hukuk Devleti” niteliğinin doğal bir sonucudur.

Corona Virüsü salgın hastalığı nedeniyle gerçek ve tüzel kişilerin ekonomik durumlarında oluşacak olumsuz etkilerin, ileride sosyal devlet ilkesine ve devletin kusursuz sorumluluğuna dayanan hukuki uyuşmazlıklara yol açması muhtemeldir.

İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, “hizmet kusuru” veya “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

İdarenin hukuki sorumluluğu sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmamakta; idare, kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabilmektedir. Nedensellik bağı, idarenin tazmin sorumluluğunun mutlak koşulu değildir.

Kural olarak idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan ve nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olmakla birlikte, bu kuralın istisnası olarak, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aranmadan, kollektif sorumluluk anlayışına dayalı “sosyal risk” ilkesi gereğince tazmin etmesi gerekmektedir.

Sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması sebebiyle uğranılan özel ve olağan dışı zararların da idare hukukuna özgü tazminat ilke ve kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi, topluma pay edilerek giderilmesi gerekir.

Sosyal risk ilkesinin uygulanabilmesi için olayın tüm toplumla ilgilendirilmesi ve zararın toplumsal nitelikli bir riskin gerçekleşmesi sonucu meydana gelmesi yanında, olay ve zararın yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmaması, başka bir deyişle zarar ile idari eylem arasında bir nedensellik bağının kurulamaması gerekmektedir.

Diğer yandan, bir zararın; hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk veya sosyal risk ilkeleri uyarınca tazmin edilebilmesi için; kişisel ve olağandışı nitelikte olması gerekli ve yeterlidir. Bu bağlamda, tazmin edilecek maddi zarar, genel olarak kişilerin malvarlığında iradeleri dışında ortaya çıkan kayıp ve eksilmedir.

Ancak, idarenin belirtilen nitelikte bir zararı tazminle sorumlu tutulabilmesi için bu zararın belirgin veya belirlenebilir, ispatlanabilir olması, yani gerçek olması, somutlaştırılması gerekmektedir.

Toplumun birer parçası olmak sıfatıyla, corona virüsü salgınından zarar gören kişilerin ortaya çıkan zararlarının da özel ve olağan dışı nitelikleri dikkate alınıp nedensellik bağı aranmadan, salgın hastalıkları önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece yukarıda açıklanan sosyal risk ilkesine göre tazmini,  zararın topluma pay edilmesi hakkaniyet gereği olduğu gibi sosyal devlet ilkesine de uygun düşer.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.