Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Dr. Saklamaz: “50 yaş ve üstündekiler risk altında”

İLERİ YAŞTA GÖRME KAYBININ EN SIK NEDENİNİN YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKEN OP. DR. ARAS SAKLAMAZ, “YAŞA BAĞLI MAKULA DEJENERASYONU, 50 YAŞ ÜSTÜNDE GÖRME KAYBININ EN SIK NEDENİDİR. BAZI KİŞİLERDE BU RAHATSIZLIK ÇOK YAVAŞ İLERLER VE UZUN DÖNEM GÖRME KAYBI İZLENMEZKEN BAZILARINDA İLERLEME HIZLI OLUR VE BİR VEYA İKİ GÖZDE BİRDEN GÖRME KAYBI GELİŞİR” DEDİ.

İLERİ YAŞTA GÖRME KAYBININ

İleri yaşta görme kaybının en sık nedeninin yaşa bağlı makula dejenerasyonu olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Aras Saklamaz, “Yaşa bağlı makula dejenerasyonu, 50 yaş üstünde görme kaybının en sık nedenidir. Bazı kişilerde bu rahatsızlık çok yavaş ilerler ve uzun dönem görme kaybı izlenmezken bazılarında ilerleme hızlı olur ve bir veya iki gözde birden görme kaybı gelişir” dedi.

Keskin görüşü sağlayan makulada yaş ilerledikçe hasar meydana gelebileceğini belirten Atagöz Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aras Saklamaz, “Yaşa bağlı makula dejenerasyonu, 50 yaş üstünde görme kaybının en sık nedenidir. Keskin görüşü sağlayan makula (sarı nokta) hasarı söz konusudur. Bazı kişilerde bu rahatsızlık çok yavaş ilerler ve uzun dönem görme kaybı izlenmezken bazılarında ilerleme hızlı olur ve bir veya iki gözde birden görme kaybı gelişir. Merkezi görüşte oluşan bulanıklık en sık belirtidir. Hastalık ilerledikçe bulanıklık artıp içinde siyah karaltılar ortaya çıkabilir ve bakılan nesnelerin parlaklıkları azalır. Bu hastalıkta çevresel görüş her zaman korunur. Bakılan objelerin ortası etkilenir” dedi.

“Günlük aktivitelerin yapılması zorlaşır”

“Yaşa bağlı makula dejenerasyonu hiçbir zaman tam körlük nedeni değildir” diyen Dr. Saklamaz “Ancak merkezi görüşün etkilenmesi ile günlük aktivitelerden okuma-yazma, karşıda duran kişinin yüzünün seçilememesi, araba kullanmada zorluk veya yemek pişirme ve tamirat gibi yakın çalışma gerektiren işlerde zorluk ile kendini gösterir. Makula (sarı nokta) denilen bölge gözün iç duvarını kaplayan sinir tabakasının (retina) keskin görmeyi ve merkezi görüşü sağlayan bölgesidir. Retinada (dolayısıyla makulada) oluşan görüntü elektrik sinyallerine çevrilip milyonlarca sinir lifi ile görme siniri üzerinden beyne aktarılır ve görme işlevi gerçekleşir. Makula (sarı nokta) hasarlarında merkezde sağlıklı bir görüntü oluşturulamaz” dedi.

En büyük risk yaş faktörü

Bu hastalıkta yaşın en büyük risk faktörü olduğunun altını çizen Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aras Saklamaz, “Genellikle 60 yaş üzerinde görülse de daha erken başladığı da olabilir. Sigara içenlerde iki kat fazla görülmektedir. Beyaz ırkta, ailesinde bu hastalık bulunanlarda ve genetik yatkınlığı olanlarda da daha sıktır. Genetik olarak yatkınlığı arttıran 20’den fazla gen suçlanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Hastalıktan korunmak için neler yapmalıyız ?

Hastalıktan korunma yöntemlerini anlatan Dr. Saklamaz, “Sigaradan uzak durun, düzenli egzersiz yapın, kol tansiyonunuzu ve kolesterolünüzü normal seviyelerde tutun, diyetinizde yeşil lifli yiyecekleri ve balığı arttırın” dedi.

Hastalıkla ilgili bilgi de veren Saklamaz, “Ayrıca görme keskinliğinize bakılır, göz bebekleri büyütülerek gözün arka tabakası (retina-makula) incelenir, Amsler grid testi denen kareli kağıt testi ile çizgilerdeki kırılmalar saptanır, göz anjiosu ile kol damarından opak madde verilerek sızıntı ve ödem ile giden ileri evreleri tespit edilebilir, optik koherens tomografi (OCT) ile retina tabakasının kesitleri alınarak anatomik olarak retina-makula katmanları incelenir” diye konuştu.

“Sarı nokta hastalığının üç evresi vardır”

Sarı nokta hastalığının üç evresi olduğunu ifade eden Dr Saklamaz, şunları söyledi:

“Erken, orta ve geç -ileri evre. Erken evrede belirtiler çok zayıftır. Bu yüzden yaş, ailesel öykü, yaşam tarzı veya bunların kombinasyonlarını içeren risk faktörleri mevcutsa düzenli göz kontrollerinin yaptırılması önerilir. Erken evre hastalığı olanların hepsi geç veya ileri evreye geçecek diye bir kural yoktur. Bir gözünde erken evre hastalığı olan ve diğer gözü normal olanların ancak yüzde 5’i 10 yıl içinde ileri evreye dönüş gösterir. İki gözünde de erken evre hastalığı olanlarda ise yüzde 14’ü 10 yıl içinde ileri evreye geçer.Bir gözünde ileri evre hastalığı olup diğer gözü sorunsuz olanlar ise iki gözü ile okumak-yazmak, araba kullanmak dahil birçok günlük aktivitelerini yapmaya devam edebilirler. Ancak bir gözünde ileri evre hastalığı olanların diğer gözünde de ileri evre hastalık gelişme riski yüksek olduğu da hatırlanmalı ve görmede küçük dalgalanmalarda dahi kontrol edilmelidir.”

Nasıl tedavi edilir?

Erken evredeki hastalar yıllık kontrolleri dışında bir tedavi gerekmediğini de ifade eden Dr. Saklamaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sigarayı bırakma, diyetini düzenleme ve düzenli egzersiz faydalı olacaktır. Orta ve ileri evre hastalığı olanlarda hastalığın ilerleyişini yavaşlattığı gösterilmiş yüksek içerikli vitamin ve minerallerin günlük ağızdan alınması tavsiye edilir. Bunun için üretilmiş çeşitli firmaların ilaçları mevcut. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, sigara içenlerde “beta-carotene” içermeyen ilaçların kullanılmasının uygun olacağıdır. Aksi takdirde sigara içenlerde akciğer kanseri riskini arttırmaktadır. Günlük hayatında zaten multivitamin kullanan kişiler doktorlarına bu konuyu danışmalıdır. “

Alınan yüksek vitamin ve mineral tabletleri tedavi edici değildir, erken dönem hastalığı olanlarda faydası yoktur ve kaybedilmiş görmenin geri gelmesini sağlamaz. Ancak hastalığın ileri döneme ilerleyişini geciktirebilir ve ileri dönem hastalığı olanlarda görme kaybının hızını yavaşlatabilir.

İleri neovaskuler hastalığın daha ileri dönemi olup ciddi görme kaybı ile karakterizedir. Bunun için uygulanan tedavilerin tam şifa yapıcı etkisi bulunmaz ve tedavilere rağmen hastalık ilerleyebilir. Bu evrede tedavilerin en popüleri ve etkilisi göz içine yapılan enjeksiyonlardır.”