Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gülnur İspir yazdı: Aksu saklambaç oynamaya devam ediyor

Geçtiğimiz hafta başladığımız ‘AKSU

Geçtiğimiz hafta başladığımız ‘AKSU SAKLAMBAÇ OYNUR’ adlı hikayemizin son bölümünü keyifle okumanızı dilerim.

-Turuncu kalpler güzeller. dedi Aksu boğuk sesiyle.

-Neyin var tatlım ne oldu şimdi? diye sordu annesi.

-Ya o kahramanlar ebelenirse ya sen ebelenirsen ya ben yapayalnız kalırsam. dedi hıçkırarak ağlayan Aksu. 

-Ebelenenlere yeteri kadar sevgi gönderirsek..….. dedi, ama sözünü tamamlayamadı annesi.

– Hayır hayır sevgi onları geri getirmez! Anneannem gitti, her gece sevgi gönderdim geri gelmiyor. Onu özlüyorum. ‘Annem görmeden dondurma yiyelim’ diyemiyorum.  Sırlarımızı bile unuttum. Seni unutmak istemiyorum, arkadaşlarımı, hiç kimseleri unutmak istemiyorum. Nefret ediyorum Pisisten. … dedi avazı çıktığı kadar bağırarak ağlayan Aksu.

Aksu uzun süre annesinin omzunda ağladı.

-Sorularına cevap veremediğim için çok üzgünüm, sana bir sürü şey söylemek isterdim. Hiç kimse ebelenmeyecek demek isterdim. Bazıları ebelenecek oyunun kuralı bu. Ebelenenlerin çoğu geri gelecek ve oyuna devam edecekler. dedi annesi.

– Bu oyunu sevmiyorum oyundan çıkmak istiyorum. dedi Aksu.

– Derin nefes al tatlım. Çok derin nefes alalım birlikte. Gözlerini kapat ve sevdiğin herkesle deniz kıyısında olduğumuzu düşün.

-Hayal kurmak istemiyorum. Parka gitmek istiyorum. dedi kafası karışmış Aksu.

-Üçe kadar saydığımda öncekinden daha derin nefes al. Benim için, sarışın için, Nurperi için.

-Nurperi de sıkılıyor, oda parka gidemiyor değil mi? diye sordu Aksu.

-Evet, Ali’de gidemiyor, İpek kardeşi Damla ile beraber haftalardır evde. Ilgar ve Rüzgar’da, hiçbiri parka gidemiyor. Evde kalarak gerçek birer kahraman gibi davranıyorlar. dedi annesi.

-Kahramanlar koşarlar, kötülerle savaşırlar, oradan oraya zıplarlar. Kahramanlar saklanmazlar. dedi Aksu.

-Kahramanlar yeteri kadar güç toplamak, düşmanı tanımak için zamana ihtiyaç duyarlar. Sabrederek ne kadar güçlü oldukları kanıtlamaları gerekli. dedi annesi.

-Anne isimleri saymaya devam eder misin? İsimlerini duymak kalbimi sakinleştiriyor. dedi Aksu.

Aksu’nun tanıdığı bütün çocukların ismini saydı annesi. Sevdiği çizgi filmlerin kahramanlarından konuştular derin nefes aldılar birlikte. Kriz geçici bir süre aşılmıştı.

-Babam diyor ki; anneni o kadar güçlü yapan güçlü olduğuna inanması. O yüzden hep haklı çıkıyormuşsun. dedi annesinin yüzünü avcunun arasına alan Aksu.

-Bu doğru. Kalbim tercihini yapar ve ben kalbimin seçimine kuşkusuz inanırım. dedi annesi.

-Başkaları inanmasa bile mi, sana gülseler bile mi? diye sordu Aksu.

-Evet canım bana gülseler bile. dedi kendinden emin annesi.

-Kalbine sorar mısın anneciğim Aksu ebelenecek diyor mu?

-Kalbim; Aksu’ cuk da, babacık da, kedicik de ebelenmeyecek diyor. Buna kalbinden inan. Kalbimizdeki güç bizim kalkanımız olacak. dedi annesi.

-Ya sevdiklerimiz onlar için ne diyor kalbin? diye sordu Aksu

-Onlar kendi kalp kalkanlarını kendileri oluşturacak. Onlar için sadece kalplerine inanmaları için sevgi gönderebiliriz.

-Ya onların kalbi de benim kalbim gibi acıyorsa ve fısıldayamazsa onlara? diye sordu acısını unutmaya çalışan Aksu.

-Kalpler acıdıkları zaman daha duyulur olurlar. Acı sandığın şey kendisini dinletmek için bağıran kalbin sesidir. dedi anne.

– Çok anlamadım anneciğim ama güzel şeyleri duymayı seviyorum. Yanımda olup konuşmanı seviyorum. Hep konuş benimle. dedi annesine sarılan Aksu.

-Bende kalbini kalbime dayamanı seviyorum Aksu’m. Senin sevgini seviyorum. dedi annesi.

– ‘Mış’ gibi oyununa devam edelim anneciğim. Oyun kurucu çocuklar yeni mesaj göndermiş mi? diye sordu gülümsemeye çalışan Aksu.

-Ahhh tabi evet. dedi gözyaşlarını silen anne.

 ‘Evde ki kötüleri bul temiz bir sayfaya siyah kalpler çiz’ diyor mesajda. dedi Aksu’nun annesi.

-Evimizde kötüler demi yaşıyor anneciğim? diye sordu çok şaşırmış Aksu.

– Yaşamaz olurlar mı yavrum. Yine kitaplığımıza gideceğiz önce. dedi anne.

– Daha neler, kitaplıkta sadece kahramanlar var. dedi Aksu

-Kahramanların var olması için ortalarda kötüler de olmalı. dedi anne.

-Pisis de bizim düşmanımız. Onu da bütün çocuklar yenecek ve hepimiz kahraman olacağız. Dedi umutlu Aksu.

-Aynen öyle bebeğim aynen öyle. Pisis yüzlerce kahramanın doğmasına sebep olacak. dedi Anne.

-Kahramanlar her zaman başka başka kötülüklerle savaşırlar. dedi annesine sarılan Aksu.

-Evet gelecekte hiç kimsenin kötülüklerden korkmasına gerek olmayacak. Çok ama çok fazla kahramanımız var artık. dedi Aksu’nun annesi.

-‘Mış’ gibi yaptığım zaman kalbim göğsümü acıtmıyor. dedi mutlu Aksu.

-E hadi hiç durmayalım o zaman. Gelsin yeni görev. İşte okuyorum. Bakalım çocuklar ne yazmış?

    ‘Öfkeyi bul, bulduğun öfkeler için siyah kalplerin üzerine mor kalpler çiz.’

Aksu koşarak odasına gitti, kucağında bir sürü oyuncakla geri geldi.

 -Onlar en sevdiklerim ve bana öfkeliler. Nurperi bana kızdığı zaman onlara ceza veriyorum. Babacığım beni bırakıp işe gittiği zamanlar da onlara ceza veriyorum. Kim beni kızdırsa ben onlara ceza veriyorum. dedi Aksu.

-Neden bebeğim öfkeni oyuncaklarından çıkartıyorsun. diye sordu şaşırmış annesi.

-Onlar beni çok seviyor ve benden başka hiç kimseleri yok. Ben onlara kızsam bile çaresizler itiraz ederlerse onları çöpe atarım çöp olurlar. dedi Aksu.

-Aksuu…bebeğim çok özür dilerim. Bu benim hatam sana çaresiz mi hissettirdim. Öyle üzgünüm ki öyle haklısın ki affet beni bebeğim. Yabancılara gösterdiğim hassasiyeti sana göstermiyorum demek. dedi çocuğuna sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlayan annesi.

-Ağlama annecik. Derin nefes al. Sen mükemmelsin. Ben babama çektim sanırım. dedi Aksu.

-Teşekkür ederim. Bazen gerçeği duymamak iyi geliyor. dedi kendini affetmeye çalışan annesi.

Anne oğul daha pek çok öfke buldular evde. Telefonda, Yastıklarda, yemek sofrasında hemen her yerde vardı öfke. 

-Çok saçma öfkeler değil mi anne ? diye sordu  Aksu. Yeni görevde umarım daha güzel bir şey vardır.

-Mesaj geldi anne. Oyun kurucu çocuklardan mı gelmiş? diye sordu heyecanlı Aksu.

-Evet canım. ‘Koridor bir nehir. Seni kurtaracak tekne, en değerli olandan yapılmalı. Yanına başka bir şey alamazsın. ’diye yazıyor.

Aksu odasına koştu. Evin her yerini gezdi. Yoktu en değerli olanı bulamadı. Aksu kediciğe sarıldı, ağlamaya başladı.

-Çok üzgünüm, görevi başaramayacağım. Kahraman olamayacağım. dedi gözyaşları süzülen Aksu

–  Kahramanlık; göreve başlamak ve elinden geleni yapmaktır. Birinci olmak sadece bir sayıdır.  En değerli olan en çok ihtiyacın olandır. dedi oğluna sarılan annesi.

-Başaramasalar bile yine de kahraman olurlar mı? diye sordu Aksu.

-Kalpten deneyenler ve elinden geleni yapanlar gerçek kahramanlardır. diye cevap verdi anne.

-Oyunu bırakmak, okula gitmek istiyorum. Evde kalmak istemiyorum. Bıktım bu oyundan. dedi ağlamasını durduramayan Aksu.

-Hadi müzik yapalım. dedi çözüm bulmaya çalışan annesi

-Ben müzik yapmayı bilmem. Evde müzik aleti bile yok. Bu işe yaramaz. dedi Umutsuz Aksu.

-Nefes al derin nefesler. Hadi mutfaktan kaşıkları ve tencereleri alalım. Sana nasıl müzik yapılır göstereceğim genç adam. dedi annesi.

-O sadece gürültü olur, müzik olmaz. Tencere gürültüsü. dedi umutsuzluğunu sürdüren Aksu.

-Bir şans ver bana. dedi annesi eline aldığı çorba kepçesiyle tencereye vurmaya başladı.

‘Kurbağalar dans ediyor balkonda, biri vırak öteki bırak diyor üçüncüsü kulaklarını tıkıyor’

-Anne çok komiksin. Öyle bir şarkı yok çok da kötü söylüyorsun. dedi Aksu.

-Hadi gel dene iyi gelecek. Kafandaki sesleri susturmanın tek yolu daha çılgın müzikler yaparak onları kaçırmak. Hadi gel. dedi mutlu görünen anne.

Anne oğul tencerelere, dolaplara çılgınca vurmaya başladılar. Sarışın kapıdan onlara baktı, tüylerini kabartarak yanlarından kaçtı. Aksu kahkahalarla gülmeye başlayana kadar devam ettiler.

-Buldum. Hani babamla yapmaya başladığımız bir maket ev vardı ya hani onu bir türlü bitirememiştim. dedi Aksu.

-Evet her gün onu yapmak için çabalıyorsun. Neredeyse tüm parçaları kırıldı fakat sen hala denemeye devam ediyorsun. Baban ve ben pes etmediğin için seninle gurur duyuyoruz. dedi annesi.

– Pes edemem ki babama söz verdim. Yanıma onu alacağım. Babam bu maketin içinde başaracağına olan inancın var’ demişti. Teknem o olacak.

Koridorda ki sahte nehre girdi Aksu. Elinde ki tamamlanmamış maketiyle zorlu kulaçlar attı. Dakikalar sonra.

-Başardım anne görevi başardım. Kocaman dalgalar vardı. Bana doğru kopmuş gelen bir kütük vardı. Gözlerimi kapattım ve ‘Her şey geçecek’ dedim ve kıyıya ulaşmayı başardım. dedi gururlu Aksu.

-Bunu başaracağından bir an kuşku duymadım güçlü bebeğim. dedi annesi.

-Anne sence sırada nasıl bir görev var? diye sordu Aksu.

-Babayla görüntülü konuşma yemek ve uyku var tatlım sabah devam ederiz. dedi annesi.

Ertesi gün annesi öperek uyandırdı Aksu’yu. Aksu’da kediciği öptü.

-Uyan bakalım baloncuk partisi, kahvaltı ve yeni bir görev seni bekliyor tatlım. dedi anne.

-Bu harika! diyerek yataktan fırladı Aksu. Kedicik peşinden banyoya girdiler. Aksu dişlerini fırçaladı, bol köpüklerle ellerini ve yüzünü yıkadı, keyifle kahvaltısını yaptı.

‘Bugün bir uçurtma yap. Elinde renkli kalplerle dolu iki ayrı kağıt var. Seni en çok anlatanı seç ve onu öpücüklerle kapla. Uçurtmayı gökyüzüne bırak.’

Aksu elindeki iki sayfa arasında karar veremiyordu.

-Bana yardım eder misin anneciğim, ne yapacağımı bilemiyorum. Renkli ve mutlu olan kalpleri seviyorum uçurtmayı onunla yapmak istiyorum. dedi kararsız Aksu.

-Seni engelleyen ne tatlım? diye sordu annesi.

-Kalbimin fısıldaşmaları. Onlar iyice düşün diyor. Hata yaparsam oyun kurucu çocukları hayal kırıklığına uğratabilirim. dedi üzgün Aksu.

-Hata yapmaktan korkma her zaman doğru olanı yapmak zorunda değilsin. dedi annesi.

‘Hata yapma hakkın var ama her zaman bu hakkı kullanamazsın’ demiştin unuttun mu anne. Hata yapma hakkımı ne zaman kullanacağımı nasıl bileceğim? diye sordu cevap arayan Aksu.

-Kalbinin en çok fısıldadığı zamanlarda bırak işi o yapsın. Kalbine güven, dedi annesi.

-Kalbim diyor ki; Pisisin olduğu kağıdı hemen çöpe at, kötüler yok olsun, insanlar kurtulsun. Pisisi ve kötüleri sevmiyorum anneciğim. dedi annesinin boynuna sarılmış ağlayan Aksu.

-O halde cevabın hazır sadece iyiliklerin olduğu kağıdı seçmişsin bile. dedi oğlunu sakinleştirmeye çalışan annesi.

-İyilikler kalplerini seçeceğim dediğim zaman kalbim daha çok fısıldaşıyor. Kötülükleri gökyüzüne göndermezsem bende kötü olurum. Onları sevmesem bile onların da gökyüzünde olmaya hakları var. Hem onlar olmazsa, kahramanlar olmaz. Anneyle oyunlar olmaz. Okul tatil olmaz. dedi dudağını büzmüş çaresiz hisseden Aksu.

-Peki onları üst üste koysak ve yapıştırsak tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi onları tek bir parça haline getirsek. dedi çözüm bulmuş annesi.

-Hile yapmış olmaz mıyız? diye sordu ikna olmaya hazır Aksu.

-Bence olmayız. Gerçek hayatta olduğu gibi dikkatli bakmazsak iyiliğin veya kötülüğün arkasında neler olduğunu bilemeyiz öyle değil mi? dedi zekice gülümseyen annesi.

-Teşekkür ederim anneciğim. dedi annesini öpen Aksu.

Kalplerle dolu iki kağıdı üst üste koyup yapıştırdılar. Kocaman kuyruğu olan çok tatlı bir uçurtma yaptılar. Aksu kalbindeki bütün sevgileri öpücüklerine sarıp uçurtmaya üfledi. Annesi de öptü uçurtmayı, sarışın patisini sürttü. Hep birlikte balkona çıktılar. Rüzgar uçurtmayı havalandırdı. Üç dediğimde bırakacağım anne. dedi Aksu.

 Aksu ‘Bir iki ve üçç ‘. deyip bıraktı uçurtmayı.

Kalbinize onlarca öpücük ve sevgi inmiş olmalı.

Aksu oyununa annesiyle beraber devam edecek. Eminim sizler de oyuna çok çok daha fazlasını ekleyebilirsiniz. Yeter ki gözünüze kalbiniz yol göstersin.