Mustafa Kemal İstanbul Harbiye’de öğrenci.
Tek adam Sultan Abdülhamid’e karşı.
Halk, ‘tek adamın reayası/sürüsü/kulu olmasın,’ diye düşünüyor.
İnsanlar, ‘işini, eşini, yöneticisini seçebilen özgür yurttaşlar olsun,’ istiyor.
Düşünmekle, istemekle kalmıyor, eyleme de geçiyor.
En yakın arkadaşı Ali Fuat (Cebesoy)…
Sınıf Arkadaşım Atatürk kitabında anlatıyor (İnkılâp Yayınları):
“… Düşüncelerimizi, toplamı binleri aşan Harp Okulu öğrencilerine aşılamak için, daha kurmay sınıflarına geçmeden, gizli bir örgüt kurmuş, … ve birkaç arkadaşın çabası ile el yazısı iki dergi çıkarmıştık. Liderimiz Mustafa Kemal’di. Gelebilecek sorumluluğun en büyük yükü de O’nun omuzlarındaydı.
Hürriyet yolundaki çalışmalarımızı kurmay sınıflarında da sürdürmeyi kararlaştırmıştık. … Dergiyi gizli gizli elden ele dolaştırıyorduk.
Yakalanır, tek adam sarayına ihbar edilirler.
“Okul Nazırı Ali Rıza Paşa, saraya çağrılarak azarlanmış, kendisine ağır şeyler söylenmiş, Padişah’a sadakatsizlikle suçlanmıştı. … Paşa, yemin üstüne yemin ederek yakasını zor kurtarmıştı.
Ali Rıza Paşa, belki ideal bir Harp Okulu Müdürü değildi. Değerli bir asker de değildi. Ama namuslu bir insandı. O gün isteseydi bizim geleceğimize engel olabilirdi.”
Mustafa Kemal, öğrenciliğinde Tevfik Fikret’in şiirleriyle yakalandığı için tutuklanır.
Harbiye’yi bitirdiğinde yine tutuklanır, seksen gün tutuklu kalır.
Yılmaz.
Her fırsatta, düşüncelerini yaşama geçirmek için eyleme girişmekten kaçınmaz.
1907’de Selanik’te subay arkadaşlarına üstü kapalı da olsa Bağımsız Cumhuriyet yönetiminden söz eder. 1919’da Erzurum Kurultayı günlerinde yaverine amacının Bağımsız Cumhuriyet kurmak olduğunu yazdırır, “Günü gelince sana yazdıklarını okutacağım,” der.
Sivas Kurultayı’nda Amerikan Mandacıları’na karşı, “Ya Bağımsızlık Ya Ölüm!” ilkesini kabul ettirmek için olağanüstü bir çaba harcar.
Başarır.
Padişahın idam fermanı boynunda, Kurtuluş Savaşı’na başarıyla önderlik eder.
Bağımsız, Laik Türkiye Cumhuriyeti kurulur.
Deniz Gezmiş…
“Bağımsız Türkiye” uğruna arkadaşlarıyla yollara düştüğünde Mustafa Kemal’in Harbiyeli yaşında.
Vurulur, asılır, hapse atılır, yılmazlar.
Ağıtlarını yakar Uğur Mumcu:
“Bağımsızlık, Mustafa Kemal’den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
Yirmi iki yaşındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi!” (25 Ağustos, 1975, Cumhuriyet).
TÖS’ün, TÖB-DER’in avukatı, benim de avukatım olduğu için onur duyduğum Halit Çelenk abimiz savundu Deniz’le iki arkadaşını.
6 Mayıs’ta asıldıklarında yanı başlarındaydı.
Cezaevinden parkasıyla çıktı Deniz’in.
Yaşama gözlerini yumana dek özenle koruduğu parka, bir bayrak oldu. Bir özgürlük simgesi…
Halit abinin kızı Serpil Çelenk’te şimdi simge parka.
Darağacına Mektuplar’ı yazan Serpil Çelenk, kitabında şöyle dedi:
“12 Mart, toplumsal bellekte hak ettiği yeri bulmamış olsa da, büyük çapta, elli yıl sonra bugün gelinen noktanın başlangıcını temsil etmekte. Denizlerin ve o dönemin sosyalist solunun savunduğu değerlerin, yani aydınlık, laik, demokrat, bağımsız bir Türkiye’nin, sınıfsız sömürüsüz bir toplumun, her alanda yaşamakta olduğumuz tüm olumsuzlukların tek çözümü olduğunu gösteriyor.”
Berkay Gezgin…
“Her Şey Çok Güzel Olacak!” diyen çocuk.
Nisan…
Saraçhane Direniş Günleri…
Darülfünun/İstanbul Üniversitesi öğrencileri…
Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, 68 ve Sonrası Gençlik Eylemleri’nde ön sıralarda…
Yerleşkeden on binlerce çıktılar Beyazıt Meydanı’na.
Sel olup aktılar Saraçhane’ye.
Üç yüzden fazlası tutuklandı gençlerin.
Ama vermediler İstanbul Belediyesi’ni.
Berkay da tutuklandı.
22’sinde daha…
Deniz’in çağında.
Hani derler ya, “Boynuz kulağı geçer,” …
Berkay geçti Deniz’i.
Deniz’de boy 1.87… Berkay’da, 1.90…
Demokrasi ile taçlanamadı daha Cumhuriyet Türkiye’si…
Yaralı, yorgun, bağımlı…
Ne gam!…
Mustafa Kemal, Deniz Gezmiş, Berkay Gezgin gibi hemen her kuşak pırlanta gençler yetiştiriyor ya bu topraklar…
İt ürür, Laik, Demokratik, Hukukun Üstünlüğüne Dayalı, Bağımsız Cumhuriyet yürür.
06, 05, 2025, Hasan Yiğit.