Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Muammer Enginsu Yazdı: Mustafa Kemal’li Sevmeme Sendromu

  Mahalle veya köy

  Mahalle veya köy kahvehanelerinde zaman geçirenler bilir. Okey denen o  taş dizme oyununda mutlaka yancılar vardır. Yancının görevi oyuna bazen cazgırlık yapmak, neşe katmak bazen de sufle vermektir.  ( Bazen de kimseyi tanımadığı halde yancı yanaşır masaya). Küçük hileleler bu yancılar üzerinden yapılır. Yancıya mutlaka bir şeyler ısmarlamak adettendir. Yancılık ciddi bir kurumdur vesselam.

*****

 Yine kahve kültürü olanlar iyi bilir ki bu ülkede sadece çay ısmarlayıp sigara ikram ederek bile pek çok yancı bulunabilir. Hatırlayın geçmiş dönemlerde döner ekmek ile kısa zamanda %7 oy potansiyeline ulaşmış olan siyasi parti bile mevcuttu. Ki bu kural Türk siyasetinde hiç değişmedi. Al gülüm ver oyum şeklinde. Biliyorum sevimsiz bir konu bu. Politika denen kirli oyunun hep böyle oynanacağı kanıksanmış bir kere beyinlere. Hey hat.

 Şuna kesinlikle eminim ki küçük kırıntılarla besleyip bir çıkar sürüsü oluşturmak hiç de zor değildir. Üstelik bu kırıntıcı yancılara istediğinizi yaptırmak da epey kolaydır. Yalnız en dikkat edilmesi gereken nokta bu yancılar daha iri bir kırıntı bulduklarında ilk olarak sizi satacaktır. Bu da bu işin doğası gereği. Fıtratında var fıtratında…

 Bir düşünürsek insanın insan olamamış yanlarını, en başta nankörlük gelir. İnsan soyunun en temel özelliklerinden biri yediği lokmayı unutup nankörlük bataklığına saplanmasıdır. Nankörlük bir hata değil bir karekter özelliğidir. O yüzden benim adıma affedilmesi en zor olandır. Bir hayvana ufacık bir ekmek parçası verseniz peşinizden ayrılmaz ancak insanın ne yapacağı belli değildir.

  Nankör olabilmek hiç de zor değil. Kişiliksizliksiz olmak yeterlidir. Zor olan vefalı olmaktır. Kadir kıymet bilmektir zor olan.

  Bu günlerde 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyoruz. 30 Ağustos Mustafa Kemal demektir, kurtuluş demektir, tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır diyen atalarından zerre nasibini almamış pek çok yancı, ya hasta olacak ya da bu günü ve Mustafa Kemal’i karalama kampanyasına başvuracaktır. Kısaca yukarıda açıklamaya çalıştığımız yancılardan bol bol görünecektir piyasada. Sayıları da hiç azımsanmayacak kadar olacaktır.

30 Ağustos gibi milli bayramlar bu yancıların kendilerini göstermeleri için inanılmaz bir turnusol kâğıdıdır.

Mustafa Kemal’i sevmemek bir siyasi tavır değildir. Bir hastalıktır. Mustafa Kemal’i sevmemek Türk ordusunu, Türk milletini, Türk aydınlanma hareketini, bilimi, ışığı , gelişmeyi , ilerlemeyi, onurlu bir insan ve ülke olmayı sevmemek demektir.

 Bir çaya kendini satan bir adamın ona yoktan bir ülke bahşetmiş adama nankörlük etmesi son derece olasıdır. Ve maalesef çok büyük olasılıktır.Bu hasta beyinleri Mevla’ya ve Türk Miletine havale ediyorum.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Zafer yine bizimdir.

Yaşasın özgürlük, yaşasın tam bağımsızlık.

Dipçe: İBB organizasyonuyla İstanbul Çatalca’da gerçekleşen ve benim de solist olarak katıldığım Livaneli Orkestrası konserinden Zülfü Livaneli’nin Özgürlük isimli parçasını armağan ediyoruz size bu günde. Keyifli pazarlar

Özgürlük

Editör : Gökçe Çetinkaya