Hekimlik mesleğinin yanı sıra yazarlık, amatör fotoğrafçılık yapan ve sinema sanatıyla yakından ilgilenen Prof. Dr. Miman, 2019 yılında bir dönem Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimi aldı. Prof. Dr. Miman’ın, denemelerden oluşan ilk kitabı “Sabahları İşe Yürüyerek Giderim: Karşıyaka’da İlkbahar” 2017 yılında, “Ağlayan Zeytinağacı” isimli öyküsü 2019 yılında Kurşun Kalem Dergisi’nde yayınlandı.
Öykülerden oluşan “İpek Ayna”nın; kadın erkek ilişkisinin yanı sıra özlem, sevgi, nefret, vefa, korku gibi soyut kavramlar eşliğinde okuyucuyu kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkardığını belirten Prof. Dr. Miman, “Toplam yirmi üç öyküden oluşan kitap; ayna karşısından kalkmayanların, aynaya âşık olanların, aynaya bakmaya vakti olmayanların, aynaya bakmaya cesaret edemeyenlerin, aynada gördüklerine inanmayanlarla inanmak için bakanların dünyasını anlatıyor” dedi. Prof. Dr. Miman, “Kitabın isminde geçen ayna, edebiyatta ve diğer sanatlarda sıklıkla kullanılan bir eşyadır. Ayna öykülerden yedisinde konu içerisinde geçmekte veya konu ana teması olarak kullanılmıştır. İnsanın içsel yolculuğu, çelişkileri, düşünsel gelişimi, kavgaları, yansıttığı görüntü ile düşünsel görünüm arasındaki fark ettiği tezatlar kitabın ana konusudur” diye konuştu.
Toplumsal Cinsiyet, Kadın-Erkek İlişkileri ve Yaşama Dair Her şey
Kitapta, toplumsal cinsiyet kavramının değişik boyutları ile ele alındığını belirten Prof. Dr. Miman, “Kadın sorunlarının farklı coğrafya ve kültürel katmanlarda benzerliği söz konusudur. Toplumsal cinsiyet farkındalığının dünyanın her yerinde aynı gelişim içerisinde olmadığı gibi ülkemizin farklı bölgelerinde de benzer bir dağılım vardır. Yine aynı şehir içinde farklı mahalleler, hatta aynı mahallede farklı evlerin içinde bu yönden düzey farklılığı yansıtılması gereken çarpıklıklar barındırır. Kitap boyunca öykülerde bu geniş yelpaze okuyucuya tutam tutam aktarılmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Miman, “Kitabın zengin içeriği okuyucuya bir öykü kitabından beklediği hayal dünyasına giriş için bir kapı aralayacaktır. Yazmak neden vardır ki? “Yazmayı bundan seviyorlardı; ayıkken rüya görmek, o sırada yanına birisini taşımak, o dünyayı başkalarına açmak” diye konuştu.