Zehra Başkaya Çavdar yazdı: Bir Cesaret Öyküsü

Zehra Başkaya Çavdar yazdı: Bir Cesaret Öyküsü
Yayınlama: 27.08.2021
A+
A-

Küçük bir kız çocuğu düşünün.

Henüz dört yaşında iken, ülkesi şeriatçı bir grup tarafından işgal ediliyor. Hiç çıkarmak istemediği kot pantolonu ve tişörtünün üzerine çarşaf giymek ve kendini gizlemek zorunda bırakılıyor. Çünkü o yıllarda yaşı kaç olursa olsun kadınların üzerinde ciddi baskılar var. Mesela; bir kadın veya kız çocuğu yanında akrabası olan bir erkek olmadan sokağa çıkamaz, açık alanda sesini yükseltemez, okula gidemez ve çalışamazdı. Burka adı verilen ve vücutlarının tamamını kapatan çarşaftan en ufak bir yerleri görünse bile sokakta kırbaçlanmaktan tutun da ölüm cezasına kadar değişen cezalarla karşı karşıya kalırlardı. Uzun sözün kısası, hiçbir şey yapmalarına izin yoktu. Adeta toplumdan silinmeye çalışılıyorlardı. Sadece evlerinde vardılar; o da kocaları veya babaları ne kadar izin verirse.

Adı, Zarifa Ghafari.

Yaşadığı ilk baskıcı yönetim 2001 yılında sona erdiğinde dokuz yaşındaydı. Asker olan babası ve fizikçi olan annesinin sayesinde eğitimine diğer sekiz kardeşi ile birlikte evde başlamıştı. Ülkesi yavaş yavaş özgürlüğüne kavuşurken eğitimine devam etti.

Üniversiteden avukat olarak mezun olan Zarifa; özellikle ülkesindeki kadınların durumu ile ilgileniyor, gelişimleri ve özgürlükleri için çalışmalar yapıyor, aktivist unvanını da bu süreçteki eylemleri sonucunda alıyordu.

2018 yılında, şeriatçı grubun etkisinin halen görülmeye devam ettiği bir bölgede belediye başkanı olduğunda henüz 26 yaşındaydı. Fakat görevine ancak 9 ay sonra başlayabildi. Bu kadar tutucu  bir bölgede hem kadın olması, hem de çok genç olması muhaliflerini güçlendirmişti. Kasım 2019’da görevine başladığında hem ülkesinde hem de tüm dünyada büyük ilgi gördü. Ölüm tehditleri almasına rağmen görevini başarı ile ve fark yaratarak yerine getirmeye devam etti. 2020 yılında babasını öldürülünce de korkmadı, pes etmedi.

Ta ki ülkesi aynı şeriatçı grup tarafından 2021 yılı Ağustos ayında tekrar işgal edilinceye kadar. Ancak artık kendisinin ve ailesinin can güvenliği tehlikedeydi ve tek çaresi ülkeden kaçmaktı.

Evet, Afganistan’dan söz ediyorum.  Zarifa şu sıralarda kocası, annesi ve beş kız kardeşi ile birlikte Almanya’da ve güvende.

Eminim endişeyle ülkesinde olup bitenleri izliyordur. Taliban’ın her ne kadar kadınlara zarar vermeyeceğiz gibi söylemleri olsa da şimdiden tutuklamaların, tecavüzlerin ve öldürmelerin başladığını biliyoruz.

29 yaşında  genç bir kadın hayati tehlikeye yol açacağını bile bile neden böyle işlere kalkışır?

Zarifa Ghafari’nin yaşından özellikle söz ediyorum. Çünki inanıyorum ki dünyamızı yüzyıllardır içinde bulunduğu savaş ve çekişme ortamından kurtaracak olanlar bu genç insanlar.

Birbirimizle çekiştiğimiz yetmiyormuş gibi ülkelerimizi birbirleriyle çekiştiriyoruz. O da yetmiyor toprakla kavga ediyoruz, ağaçla, çiçekle, böcekle uğraşıyoruz. Kimin kime gücü yeterse onunla didişiyor. Kim diğerinin elindekini isterse ona savaş açıyor.

Önceleri; daha geniş sınırlar, din veya para için savaşmışlar. Şimdilerde sınırlar pek kimsenin umrunda değil. Din sadece bir gösteri. Para ise asıl amaç.

Büyük sermaye şirketleri iş başında: Silah şirketleri dünyada zenginliklerini koyacak yer bulamazken, daha fazlası için her türlü çekişmeyi destekliyor. İlaç şirketlerinin onlardan hiç farkı yok. Tedavi ediyoruz derken hastalık çukurunun içine itiyor ve kendilerine bağımlı hale getiriyorlar.

Politikacılar, siyasiler, din adamları (kalbinde insan sevgisi olan, temiz niyetleri ile sadece hizmet etmek isteyenleri ayrı tutuyorum.) daha çok hükmetmek, daha çok sahip olmak, daha önemli olmak için yaptıkları işin sonucunun nerelere varacağını hiç de umursamadan, kimi maşa, kimi maşayı tutan el kıvamında yaşıyorlar…

Dünya sallanıyor ve artık değişim başlıyor.

Genç insanlar itiraz ediyor. Kavga etmiyorlar, sadece itiraz ediyorlar. Yaşlılar ağızlarından salyaları aka aka bağırırken, onlar sadece duruyor ve işlerini yapmaya devam ediyorlar.

Nerede bir savaş var oradalar; yaralıları sarıyorlar.

Nerede bir yangın var oradalar; ağaçlara sarılıyorlar.

Nerede bir çekişme var, mücadele var oradalar; şefkatli ve güçlü elleri ile yılmadan, korkmadan çalışmaya devam ediyorlar.

Savaşmıyorlar, sadece mücadeleye, var olmaya  devam ediyorlar.

Etrafınıza bakın. Yaşı kaç olursa olsun, gözlerinden önemseme akan o insanları göreceksiniz. Onlarla kavga etmeye kalkmayın, kazansanız bile kaybedersiniz. Onları hor görmeye, yok saymaya kalkmayın, başaramazsınız.

Bugün Afganistan çok zor durumda. Sadece kadınlar değil, erkekler de zor durumda. İnsanlık zor durumda. Belki kanlı ve acılı olacak ama bitecek. Zarifa gibi daha pek çok yürekli insan sayesinde bu insanlık ayıbı da bitecek ve yeryüzünden tamamen silinecek.

Dinleri politika aracı olarak kullanıp, eğitimsiz halkı kandırmaya çalışanlar da bundan gerekli dersleri alacaklardır.  

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.