Zeki Güven Yazdı:”Bu Kırmızıya Dikkat”

BKırmızı renk her zaman dikkatimizi çeken bir renk olmuştur. Trafikte ışıklar, araçların stop lambaları, birçok elektronik araçta güç düğmeleri vs. Orijinal Yoga Sisteminde kırmızı renk kök çakrayı simgeler. Kırmızı renk enerjisi insana dünyasal kararlılık ve hayatını kurabileceği sağlam temeller verir. Bu enerji, yerle ilgilidir ve dengeleyici bir etkiye sahiptir. İnsanın kendine güven duymasını ve kendiyle barış içinde olmasını sağlar. Sağlıklı birey olabilmek için bu enerji alanıyla beraber diğer enerji düzeylerinin de dengeli çalışması gerekir. Yaşam içinde herkes sağlıklı olmak, dinamik bir beden sahip olmak ve her istediğini kolayca yapmak ister. Peki bunun için ne yapar? Bedeni çabuk yaşlandıran ve hasta eden nedir? Yıllar mı? Yoksa yaşam içindeki hatalarımız mı?

İnsanoğlu yaşam süresince kendini yaşama o kadar kaptırır ki, ne yediğine ne de sağlığına dikkat eder. Sonra beden yaşlanmaya ve hastalanmaya başlayınca çare aramaya başlar. Tüm bunların asıl temelinde yatan, stres ve beslenme şeklimizdir. Dengeli ve sağlıklı beslenme ile birçok rahatsızlıktan kurtulduğumuz gibi, hasta bile olmayız. Sağlıklı beslenen insan mutlu olur, mutlu insan hasta olmaz. Beslenmesine dikkat eden insanlarda kalp hastalıkları, kanser ve diğer öldürücü hastalıkların önemli bir ölçüde azaldığı bilinir. Sağlıklı beslenme aynı zamanda bir çok hastalığın verdiği ağrı ve acıların azalmasını da sağlar. Bu beslenme biçiminde sebzeler, tahıllar ve meyveler kullanılır, et ve diğer hayvansal yağlı besinler kullanılmaz. Bu beslenme türüne Vejetaryen beslenme denir, ama ben sağlıklı beslenme olarak anlatmak istiyorum. Sağlıklı beslenme, kültürel ve ekonomik şartlara bağlı olarak tercih edilen, kırmızı etin hiç tüketilmediği, süt, süt ürünleri ve yumurtanın ise tercihe bağlı olarak tüketildiği beslenme biçimidir.

Bu yazımda sağlıklı beslenmede yer almayan kırmızı et üzerine söz etmek istiyorum. ABD’nin en saygın eğitim kurumlarından Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, her gün kırmızı et yemenin erken ölüm riskini artırdığını ortaya çıkardı. 120 bin denek üzerinde yapılan ve 30 yıldan fazla süren araştırma, kırmızı et tüketiminin başta kanser ve kalp krizi riskini artırdığını ortaya koydu. Araştırmada 37 bin 698 erkek 22 yıl boyunca gözlenirken, 83 bin 644 kadın 28 yıl boyunca izlendi. JAMA isimli tıp dergisinde yayımlanan araştırmaya göre her gün salam, sosis ve jambon gibi işlenmiş et tüketenlerde erken ölüm riski yüzde 20, işlenmemiş et tüketenlerde ise yüzde 13 artıyor.

Kırmızı et tükettiğimiz zaman vücuda doymuş yağ alıyoruz. Doymuş yağ, damar üzerinde birikici etki oluşturuyor ve damarı yaşlanmaya itiyor. Vücudumuzun her yeri damarlarla çevrili olduğu için, hücrelerin içine kan gitmesi de azalıyor. Bu da vücutta serbest radikalleri biriktirdiği ve yeterli  temizlenemediği için kanser, kalp hastalıkları gibi hastalıklara zemin hazırlıyor. Bu durum özellikle işlenmiş etlerde daha fazla gerçekleşiyor. İşlenmiş etlerin içine bir de katkı maddesi girdiği için, renk maddeleri ve yağ oranları fazla olduğundan zararlı etki beş katına çıkıyor. Bu durumda işlenmiş etleri yerken taze sıkılmış portakal suyu, greyfurt suyu veya maydanoz gibi C vitamini ile beraber tüketmek etkiyi biraz olsun azaltıyor.

Gerçek şu ki; sağlıklı beslenenler, tahıllar, baklagiller, meyve ve sebzeleri tükettiğinde bedenin ihtiyacı olan proteini ve diğer besinleri bolca almış olur. Özellikle besinleri çok parçalamadan, çok fazla işlemlerden geçirmeden ve eğer mümkünse, organik olarak yetiştirilmiş, genetik müdahaleye uğramamış olarak tercih edilirse sağlık için en doğrusudur.

Bazı kasapların yaptığı insanlık dışı kesim işlerini saymıyorum. Hayvanın kesim sırasında yaşadığı stres ve gerginlik tüm hücrelerinde birikmektedir. Et doğal bir yiyecek değildir. Et, insana kolayca geçebilen hastalıklara yol açtığı gibi kanser, verem, ateş, bağırsak kurtlanması gibi korkunç hastalıklara da neden olan çok fazla mikroskobik canlı ihtiva eder. Et, erken yaşlanmaya neden olur. Çünkü et, bedenin çok fazla çalışmasını bekler. Üstelik içindeki zehrin ve toksinlerin bir kısmını bedende bırakır. Bu zehir de zamanla vücutta her türlü hastalığa ortam hazırlar.

Sizi hasta eden ve rahatsız eden besinlerden kaçının. Bunun için sağlıklı beslenme konusunda çaba içinde olun. Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf’ın bir sözüyle bitirmek istiyorum. ‘’Sağlığa zaman ayırmayan, hastalığa zaman ayıracaktır.’’

‘’Sağlık için çalışmayan, iyileşmek için çalışacaktır.’’

Sevgilerimle…

Ayrıca Orijinal Yoga Sistemi ücretsiz tanıtım çalışması için:

Yoga Academy Denizli – 0505 445 2337 – 0 505 629 0526

Yazan: Zeki GÜVEN – Yoga Antrenörü

*Kaynak: Büyük Yoga Üstadı Akif Manaf, ‘’Yoga Nedir Ne Değildir?’’ kitabından…