Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Denizlili Yazarın Kitaplara Adanmış Hayatı

Denizli’nin Çal ilçesi Selcen köyünde yaşam serüvenine başlayan ve bu serüvende kitapları kendisine yoldaş yaparak pek çok kitabı, bilgiyi okuyucularla buluşturan yazar: Mustafa Yıldırım.

Denizli’nin Çal ilçesi Selcen

ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü 1971’de bitirdikten sonra çeşitli kurum ve kuruluşlarda uzman, araştırma mühendisi ve yönetici olarak çalışan Yıldırım, Anadolu gazetelerinde köşe yazılarıyla 17 yıldır okuyucularla buluşuyor.

Denizli’de bulunan eski kütüphanede kitaplarla sıkı bağlarının olduğunu ve yazma güdüsünün çıkış kaynağı olduğunu  Yıldırım, ‘Bilginin Sessiz Evleri ve Mcdonald’s Köftesi’ yazısında ifade ediyor. Yıldırım’ın kitaplarla buluşması hayatında derin etkiler bırakıyor ve Samim Kocagöz 2002 Edebiyat Ödülü ile okuyucularda etkileyici izlenimler bırakıyor.

Yıldırım’ın ‘Bilginin Sessiz Evleri ve Mcdonald’s Köftesi’ yazısının tamamı ise şu şekilde:

“Genellikle loştur o evler. Parmak uçlarına basarak yürünür rafların arasında.

Yıl 1957, Uşak kentindeyiz. Yaşım dokuz. Canım gidiyor kitapçıdaki renkli masal, öykü kitaplarını gördükçe. Kemalettin Tuğcu’nun yeni kitabı çıkmış. Kitabı alamıyorum, ama adından üreyen düşler uykularımı acıklı sahnelerle bölüyor.

Yok, işte yok!.. 25 kuruşum olsa gidip alacağım. 25 kuruşa beş kalemtraş, iki defter alınıyor. Kitapları sevdiren babam umarsız. Ben yolda mızmızlanırken babam, birden duruyor, o yapıyı gösteriyor.

Ürkerek giriyorum tek katlı yapıya. Raflar kitaplarla dolu; hepsi benim oluyor.

Bir yıl sonra Denizli’deyiz. Daha sağı solu öğrenmeden, kokusunu ne denli çabuk aldım, o tek katlı yapının. Masal kitapları yetmiyor. Artık, öykü kitaplarındayım. Arada bir de renkli resimlerle donatılmış bir ansiklopedi.
Kitapların yöneticisi genç kadın, masaya geliyor, eğilip fısıldıyor:
“Çok oku!” diyor, “Bir gün sen de yazarsın ve başka çocuklar okur.”
Akşam olmuş, gitmek gerek, ama bir sayfa daha, bir sayfa daha!

Yine geliyor ve fısıldıyor.

Neden fısıldıyor?

İçerde kimse kalmamış ki!

Kitaplardaki kahramanların uykularımı kaçar yüksek sesle konuşunca? Belki! “Bu kitabı sana veriyorum. Bir hafta sonra geri getirirsin” diyor.

Yıllar akıyor!

Cumhuriyet mimarisinin en güzel örneklerinden, çok daha büyük bir yapı; daha kalın kitaplar. Yabancı, yerli yazarlar, ciltler, ciltler!

Kitapların sahibi ve yöneticisi yine gülümseyen, yardım sever bir bayan! İlk siyasal bildirimi, ilk alan konuşmamı orada hazırlıyorum.

Ülkemizin sürüklendiği karanlığı yakmalı!

Yıllar akıyor ve ODTÜ’ndeyim. Çok daha büyük, çok katlı  sessiz, loş yapılarda felsefe okuyorum, bilimin köklerini, teknolojik gelişmeleri okuyorum ve mühendis oluyorum.

O sessiz loş yapılardaki kitapların bekçileri, yöneticileri yine gülümseyerek yardım ediyorlar; araştırmalarımı yönlendiriyorlar. Kendilerinde olmayanı bulmam için yol gösteriyorlar.

Bildiniz mi o yapıları ve onları?

o kitapların sahibi, yöneticisi olmak için üniversitelerde dört yıl okuyan, hepimizden çok bilen, bilginin kaynağına doğru, ellerindeki ışıkla yol gösteren, kitaplar uyanmasın diye fısıldayarak anlatanları, parmak uçlarına basarak yürüyenleri anımsadınız mı?

Üniversitelerden kentlere, kentlerden kasabalara dek hep onlar! Onlar, o küçük yerleşim yerlerindeki yorgun kitaplık yöneticiler olmasaydı; acaba Ulus Dağı’na ateş düşer miydi?

Onların bilgiye saygıları olmasa, Seydi Beşir esir kampına uzanıp da, Nablus’ta Mustafa Kemal’le buluşrak Filistin’den Toroslara 58 Gün yürüyebilir miydik?

Amerika’da onlar olmasa, Sivil Örümceğin Ağı’nın ilmiklerini çözebilir miydik? Amerika’da, Avrupa’da, İran’da ve ülkemizde onlar olmasaydı 100 yıllık İslamcı maskeli saldırı örgütlerini, suikastçiları inceleyip Zifiri Karanlıkta kitabını yazabilir miydik?

Kısacası onlar olmasaydı karanlığı yakmak için beynimizde bir kıvılcım çakabilir miydi?

Bildiniz!

Hani “kitapları raflara dizen ve çalınmasın diye kayıt tutan” deyip tanımazlıktan geldiğiniz; bilgiyi devşirmek için kitapları yönetmenin bilimini okumuş; sizden, sizin hocalarınızdan daha çok bilgiye sahip Kütüphanecileri…

Onlar her yıl bir haftayı kendilerine ayırıyorlar. Onları medya duymuyor!
Onlar yozlaşan toplumu, yakılan, bombalanan kütüphanelerde yok olup giden insanlık geçmişini konuşuyorlar! Üniversite bütçelerinde son kalem olan kitapları yaşatma-yenilenme sorunlarını aralarında tartışıyorlar!

 

Bu arada, çocukluğumun sessiz yapıları ne mi oldu?

Yanıt çok yalın: Onları yıktılar!

Denizli’nin orta yerindeki o geniş sessiz yapı mı?

O duruyor; ama kitaplar gitmiş! Yanık yağ kokusu yapıuşmış her yanına!

Orada artık bolca şeker karıştırılmış hamurdan yapılma ekmek ve arasında, yine şeker karıştırılmış kıymadan yapılma köfteyi satan McDonalds çalışıyor!

Çocuklar ve delikanlılar mı?

Onlar “internet Cafe”de başka insanları otomatik öldürme oyunları oynuyorlar!

İşte böyle, yılların kütüphane yöneticisi Ceyda Satıoğlu ve arkadaşları!

“Şimdilerde artık ‘Kütüphanecilik’ demiyorlar; ‘Bilgi yöneticiliği’ diyorlar” diye canınız sıkılıyor.

Ne ki hokkabazlık dünyasında öyle diyenler unutulur; ama “kütüphaneciler” unutulmaz!

Bak ben, 6-7 yaşımda tanıştığım kütüphanecileri unutuyor muyum?

Siz de “kütüphaneci” olarak kalın, bizim gibileri unutmayın, olur mu?”

Mustafa Yıldırım Kimdir?

Denizli ili Selcen köyünde doğdu. ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü 1971’de bitirdi. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda uzman, araştırma mühendisi ve yönetici olarak çalıştı. Anadolu gazetelerinde karşılık beklemediği köşe yazıları 17 yıldır yayınlanıyor.

Araştırmaları:

Zifiri Karanlıkta 1: İçten Çürüme – Cellad’ın Gecesi

Zifiri Karanlıkta 2: Demokrasi Tuzağı – Cellad’ın Zaferi

Ortağın Çocukları – Anglo-Amerikan Sivil Paşalar Darbesi

Sivil Örümceğin Ağında

Azerbaycan’da Proje Demokratiya– Adım Adım Teslimiyet

Meczup Yaratmak – Said-i Kürdi-Nursi ve Yanıltma Ustaları

Belge Romanları:

Ulus Dağı’na Düşen Ateş [Samim Kocagöz 2002 Edebiyat Ödülü]

58 Gün – Mustafa Kemal ile Filistin’den Anayurdun Dağlarına

Makaleleri

Savaşmadan Yenilmek

The GeneralKaranlık Vadilerde Şeyh – NATO İttifakı

Şiir Kitapları:

O Eski Şarkı*

Yürekler Kör

Çevirilerine katıldığı ve yayınını yönettiği kitaplar:

Kaplanlar Körfezi – Pedro Rosa Mendes

Komplo ve TeoriBizi Kim Aldatıyor? Robin Ramsay

Yağmuru Kimse Durduramaz – W. Cheng – K. Moorhouse

Yayınını yönettiği kitaplar:

Akasyalı Sokaklar -Işık Kansu

Washington’da Akrobasi; Barış İçin Oradaydılar; CIA’nın Muteber Adamı; CIA Pençesinde Açılım – Yılmaz Polat

Küresel Tuzak Ilımlı İslam – Bahadır Selim Dilek

Aşktadır Dervişlik – Ali Tartanoğlu

* Şiirlerin Fransızca çevirisi, Genese (Nancy) dergisinde yayınlandı

** Bu kitap ayrıca, Azeri diline çevrilerek de yayınlanmıştır. “Azerbaycanda Demokratiya Planı:  addım-addım teslimçilik, Azeri Türk Kadınlar Birliği, Bakı, Qanun, 2007″