Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Ege Bölgesi’ndeki depremler korkutuyor, daha büyük depremi tetikler mi?

Ege Bölgesi’ndeki deprem hareketliliği korkutuyor. Sabah saatlerinden itibaren bölgede 5 ilde deprem hareketliliği meydana gelirken, 8 Haziran 2019’da Bozkurt’ta 6.0 şiddetindeki deprem öncesindeki hareketlilik akıllara geliyor. Peki bu depremler büyük depremi tetikler mi? Kandilli Rasathanesi bilgilendirmesi haberimizde.

Ege Bölgesi'ndeki deprem hareketliliği

Ege bölgesi’nde bulunan Manisa, Denizli, İzmir, Muğla ve Aydın depremlerle sarsılıyor. Bölgede bugün sabah 07:31’den, 22:50’e kadar en düşük 1.2 en yüksek ise 5.4 şiddetinde 26 deprem meydana geldi. Son ve en şiddetli deprem 22:22’de Manisa’da 5.4 şiddetinde idi.

Bölgedeki deprem hareketliliği vatandaşları tedirgin ederken,8 Haziran 2019 yaşanan deprem hareketliliğinin ardından Bozkurt’ta merkezli 6.0 şiddetindeki deprem akıllara geliyor.

BÖLGEDEKİ DEPREMLER

PEKİ BU DEPREMLER BÜYÜK DEPREMİ TETİKLER Mİ?

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü,’Bir bölgede deprem aktivitesinin artması ne ifade eder?’ sorusuna şu şekilde açıklık getiriyor,”Bir deprem fırtınası, ufak bir bölgede, genellikle birkaç gün ile birkaç hafta arasındaki bir süre içinde meydana gelen çok sayıdaki depremden oluşur. Bir fırtına oluşturan deprem grubunda hiçbir deprem, büyüklük bakımından, diğerlerine göre, belirgin olarak, ön plana çıkmaz. Deprem fırtınalarının bir ana deprem ile bir ilişkisi de yoktur. Deprem fırtınalarının , çoğunlukla, küçük ve orta büyüklüklerdeki depremlerin meydana geldiği derinliklerde, kayaların içindeki kirik, çatlak gibi gözeneklerde yer alan akışkanların çevrelerine uyguladıkları basıncın artması sonucu meydana geldikleri gözlenmektedir.

ANA DEPREMİN HABERCİSİ KABUL EDİLMİYOR

Deprem fırtınaları, oluşacak bir ana depremin mutlak bir habercisi olarak kabul edilmemelidir. Nitekim Türkiye’nin birçok yöresinde bu tanıma uygun geçici deprem aktiviteleri gözlenmekte ve belirli bir süre sonra da bunlar kaybolmaktadır. Bu aktiviteler yakın yerleşim alanlarında hissedildiği taktirde, bir öncü aktivite olup olmadığı konusunda şüphe ve söylentilerin ortaya atılmasına yol açmakta ve haklı olarak o yörede yaşayanları tedirgin etmektedir. Ancak herhangi bir deprem yoğunlaşmasının, bir öncü aktivite mi, yoksa bir süre sonra kaybolacak geçici bir deprem fırtınası mı olduğunu belirlemek çok zordur. Genel olarak bakıldığından jeo-termal bir alanda oluşan, baskın bir kırılma yönü ve türüne sahip olmayan, daha önceden belirlenmiş aktif bir fay zonu üzerinde olmadığı bilinen yoğunlaşmaların, geçici bir aktivite olma olasılığı daha yüksektir.

Deprem fırtınalarından tamamen farklı bir tür olan öncü ve artçı depremler ise, kendilerinden belirgin olarak daha büyük olan bir ana deprem ile zaman ve yer bakımından sıkı bir ilişkiye sahipdir. Hemen hemen her büyük bir depremin ardından, mutlaka bir artçı deprem aktivitesi ortaya çıkmışsa da, öncü depremler çok daha seyrek olarak gözlenmiştir. Türkiyedeki örneklerden yola çıkılacak olursa, özellikle normal atımlı faylanma içeren büyük depremlerin bazılarında (örn. 1995 Dinar Depremi), yörede ‘öncü aktivite’ olarak nitelendirilebilecek deprem yoğunlaşmaları gözlenmştir. Ancak bu gözlemleri genellemek zordur. Nitekim 2001-3 yılları arasında Denizli, Milas-Güllük, Kula-Sigacik gibi yörelerde aktivitenin zaman zaman arttığı görülmüş, ancak hiçbirisinin ardından (bugüne kadar) büyük bir deprem izlenmemistir. Yanal atilimli büyük depremlerde öncü deprem aktivitesi örnekleri daha da az gözelnmistir.

Öncü deprem etkinliği, zaman zaman ‘öncü deprem fırtınası’ olarak da adlandırılır. Bu tür depremlerin oluşumunda da yüksek gözenek basıncının rol aldığına inanılmaktadır; ancak, oluşumları için düşünülen mekanizma olağan deprem fırtınalarınınkinden farklıdır. Deprem fırtınaları arasında ‘öncü’ ayrımi yapma girişiminde bulunabilmek için, bu fırtınaların, çeşitli jeolojik özellikleri nedeniyle, önceden, aday olarak belirlenmiş yerlerde meydana gelmeleri ve fırtınadaki depremlerin sayi-büyüklük ilişkilerinin ayrıntılı olarak incelenebilmis olması asgari zorunluluktur. Gelecekte, bilimsel arastırmaların gelişmesi ile birlikte, öncü deprem fırtınaları belki de büyük bir depremin önceden kestirilmesinde potansiyel bir ipucu olarak düşünülecektir. Ancak, günümüz bilgi ve teknolojileri ile bunu belirlemek şimdilik imkansızdır.”