Ana Sayfa Arama Galeri Video
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Zeki Güven yazdı: Kıskananlar çatlasın

Merhaba, Çalışıyor, çabalıyor ve

Merhaba,

Çalışıyor, çabalıyor ve kazanıyorsunuz. Sonra bir şey oluyor ve diğerleri sizi kıskanıyor. ‘’Neden kıskanıyorsunuz? Sizde çabalayın başarırsınız.’’ Sonra da diyoruz ki ‘’Kıskananlar çatlasın’’ Ya çatlarlarsa ne olacak? Ya da neden kıskanıyorlar?

Bu sorulara öncelikle kıskançlık nedir sorusu ile başlayalım. Kıskançlık bir kişinin veya bir ilişkinin yitirilmesinden korkulan, karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz tutumdur. Bunun dışında başkasının sahip olduğuna kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygudur, diyor Türk Dil Kurumu. Kıskançlık gerçekten de insanı rahatsız eden, yaşamını etkileyen bir duygu durumudur. Bu duygu yanında mutsuzluk, değersizlik, yalnızlık, çaresizlik veya öfke ile beraber yaşanır. Kıskançlık duygusu en çok çocuklarda görülür. Bununla beraber bu kıskançlık hissi farklı ilişki ve ortamlarda hayatımız süresince devam eder. Peki neden kıskanırız?

            Kıskançlık hem sahip olunan şeyin yitirilebileceği, hem de başkalarının sahip olduklarına kendisinin de sahip olması gerektiği düşüncesinin yarattığı bir duygudur. En şiddetli kıskançlık sanırım ilişkiler arasında yaşananlar. Örneğin bir çift evlenmeden önce sevgilisini başkalarından kıskanmaya başlar. Evlendikten sonra da bu kıskançlık devam edebilmektedir. İnsanın sevdiğini kıskanması günümüzde normal gibi karşılanmaktadır. Aslında kıskanan kişi, kıskandığına güvenmiyor demektir. Ya da onu kendi kontrolünde tutmak istiyor fakat başaramıyor. Kıskançlık yaşayan kişiler özgüvenlerini ve özsaygılarını da giderek kaybetmektedirler. Çünkü kıskanan kişiler başkalarından ziyade kendilerine zarar vermektedir. Descartes, ‘’Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur’’ diyor.

Kendinden emin olmayan, kendinin olumlu ve olumsuz yanlarını göremeyen veya görmek istemeyen, kendisi ile barışık yaşamayan kişi, herkesi kıskanmakla birlikte herkesle yarışır ve yaşamını zindana çevirir. Kıskançlığın bir başka sebebi de sevgi yetersizliğinden kaynaklanır. Sevgi herkesin özünde yatan en büyük duygudur. Kişi kendini maddi bedenle eş tutunca, ebedi ruhunu hissedemiyor. Böylece bedensel kavramlar içinde sıkışıp kalıyor. Eğer kişi öz farkındalığını hisseder ve sevgi dolu ebedi varlık olduğunu anlayınca, hiçbir şeyi küçümsemeden ve kıskançlık duymadan kabul eder. Böylece kişinin sevgisi derinleşir ve yaşam sevinci artar. Yaşam içinde beden dahil olmak üzere sahip olduğunu düşündüğümüz her şeyi geçici olarak kullanırız. Bu da bizim bağımlılıklarımız ortadan kaldırır. Sadece, an’ı yaşar ve sahip olmadıklarımıza üzülmeyiz. Sahip olduğunu düşündüğümüz her şeyin de geçici olduğunu anlarız. Bu sadece maddi nesneler değildir. Benim çocuğum, benim eşim, benim annem-babam, benim sevgilim veya benim dediğimiz evcil hayvanlar. Bize ait olan sadece ebedi ruhumuzdur.

Sevgilerimle…

Ayrıca Orijinal Yoga Sistemi ücretsiz tanıtım çalışması için:

Yoga Academy Denizli – 0505 445 2337 – 0 505 629 0526

Yazan: Zeki GÜVEN – Yoga Antrenörü